14 Şubat 2014 Cuma

Yüzyıl Dönümü İstanbul’undan Bellek Fragmanları / Aylin Kartal - RECORDMAG

Yüzyıl Dönümü İstanbul’undan Bellek Fragmanları

StudioX Istanbul 28 Mart’a kadar Tayfun Serttaş’ın yeni sergisi “Mimarlar Mezarlığı”na ev sahipliği yapıyor.

For LINK

Aylin Kartal


Columbia Üniversitesi, Mimarlık, Planlama ve Koruma lisansüstü programına bağlı araştırma laboratuvarı StudioX; Amman, Pekin, Johannesburg, Bombay, New York, Rio de Janeiro ve Tokyo’dan sonra Kasım 2013 itibariyle İstanbul‘da da bir mekan oluşturarak faaliyet göstermeye başladı. Tayfun Serttaş‘ın yeni sergisi “Mimarlar Mezarlığı” ve “Issız Kent Üçlemesi” kitabının lansmanı üzerine ziyaret ettiğim Selva Gürdoğan yönetimindeki StudioX Istanbul, Salıpazarı’ndaki ilgi çekici mekanında, temelde mimarlık pratiğine ilişkin araştırma projeleri, konferans, seminer, atölye çalışmaları ve sergi gibi farklı etkinliklere ev sahipliği yapmayı planlıyor.

Sanatsal üretimini merakla takip ettiğim, meselelerini çoğunlukla farklı bilgi alanlarını birbirine tercüme ederek tartışmaya açan Tayfun Serttaş’ın yeni sergisi “Mimarlar Mezarlığı”nın yüzyıl dönümü İstanbul’unun mimar yazıtlarından oluşan posteri ve açılış öncesi hazırlık görüntüleri posta kutuma düşmeye başladığından itibaren zihnimde odaklandığım nokta, Antik Yunan geleneğinde yapıların taş bloklarına kazınarak ya da küçük objelerde dahi “…. megraphsen, …. mepoiesen.” (…. çizdi, …. yazdı) gibi ifadelerle bireyin epigrafik olarak varlık kazanması alışkanlığının bir şekilde kesintiye uğrayıp devamının ancak 18. yüzyıl sonunda gündeme gelmiş olması. Buradan çıkışla sergiyi, yüzyıl dönümü İstanbul’unun sosyo-politik geçmişine ilişkin bir arkeolojik sondaj olarak okumaya başlıyorum.


Serttaş, sergi ile aynı adı taşıyan yerleştirmesinde, bir arkeolog gibi kent içinde çeşitli açmalar yaparak, 1900‘lere ait katmandan zengin bir epigrafik koleksiyonu izleyicilere sunuyor. Yekpare küfeki bloklar üzerinde yer alan 60 farklı mimar yazıtının replikaları, asıllarına uygun vektörel çizimlerinmermer levhalara bire bir uygulanması ile elde ediliyor. Dönemin mimarlık pratiği ve mimar personasına vurgu yapan çoğu bilingual olan bu fragmanlar heterojen ve görkemli bir mezarlık (koimeterion) alanı olarak kentin belleğinin yüzyıl dönümündeki önemli ve kayıp bölümüne işaret ediyor.

19. yüzyıl boyunca kent organizmasının modernleşmesi sırasında onaylanan yapı yönetmelikleri, taşın ahşap konstrüksiyonun yerini alması, Batılı mimarların uzmanlığına başvurma gerekliliğini beraberinde getirmiş, 19. yüzyılın son çeyreğinde Galata ve Pera bölgesi büyük bir şantiyeye dönüşmüştür. Mimarlık mesleğinin uygulanmasını düzenlemeyi amaçlayan girişimler sonucu gerekli mimar tezkeresi olmayan kişilere inşaat izni verilmemesi, kalfaların mesleki icra belgesi edinmek şartıyla mesleklerini uygulama hakkı elde edebilmesi, hali hazırda mimar ünvanına sahip yeni bir mimar personasının ön plana çıkmasıyla sonuçlanmıştır. 

Bu bağlamda binaların cephelerindeki mimar yazıtları aracılığıyla takip edebildiğimiz Fransızca “architecte” ve daha az oranla Yunanca “arhitekton” ünvanı ve çoğunlukla yapılış tarihleri ile imzalanan, eğer renovasyon ve restorasyon çalışmalarında silinmediler ise, az sayıdaki yapı; imparatorluğun çöküşü, I. Ulusal Mimari ve Cumhuriyet’in ilanını takip eden inkılap mimarisi sırasında varlıklarını sürdürmeye çalışan yabancı, Levanten, Rum ve Ermeni mimarların biyografik profilini çıkarmaya yetmiyor. 1922 nüfus değişimi sonrası Yunanistan’a giden Rumların izlerini de takip etmek mümkün olmuyor. Bu bağlamda Tayfun Serttaş’ın işi kent belleğine bir iz düşürmeyi başarıyor ve bu oranda önem kazanıyor.


Sergi ile eş zamanlı olarak yayımlanan, “Kimsenin Olmayan Hayatlar”, “Kimsenin Olmayan Binalar”, “Kimsenin Olmayan Fotoğraflar” alt başlıklarından oluşan “Issız Kent Üçlemesi” ise, kent tarihinin farklı katmanlarını mekansal olarak ilişkilendirirken, yine bireyin başrolde olduğu, farklı bireylerin kente ve kolektif hafıza karşındaki arayışına odaklanıyor.

Hiç yorum yok: