28 Şubat 2014 Cuma

'Yerelde Modern' yok, 'Laz Müteahhit' var.


Gayemiz, arkamızda kavram çöplükleri bırakmak değilse şayet, öncelikle çöp dağını hafifletmek açısından, devamlı ortaya (birbirine teğet) "yeni" kavramlar atma hevesimize belki bir nebze mesafelenip, elimizdeki kavramların içini doldurmakla başlayabiliriz tartışmaya.

Bir yandan Doğu-Batı polemiklerine şiddetle karşı durup, diğer yandan Doğu'nun adını "yerel", Batı'nın adını "modern" koyduktan sonra, (yereli ve moderni tanımlamadığımız sürece bu böyle anlaşılmaya müsait) ortaya çıkacak olan ikili şablon, bugünün düşünce dünyasını; Doğu-Batı tartışmaları içerisinde gününü gün eden düşünürün içine düştüğü çıkmazdan öteye taşıyabilecek gibi görünmüyor.

Cumhuriyet sonrası mimarisi, büyük bölümü Batı'da eğitim alan Türk mimarların "Cumhuriyet aydınlanmasına" aynı zamanda ideolojik bir katkı olarak sundukları tekil girişimlerinin (sentez çabalarının) toplamından doğan bir akımdan ibaret. Buna kısaca; Birinci Ulusal Mimari Akımı diyoruz, sonraki yıllarda böyle tanımlandığı için... Yarım asır içerisinde ise ikincisi yetişiyor imdanına, daha sert bir "ulusal" söylemle.   

Buradan kalan mimari miras "yereli" ve "moderni" yeniden tasniflemeye giriştiğimiz o kritik dönemde, kuşkusuz bugün ifade ettiği kadar geniş bir ideolojik anlam ifade etmiyordu. Muhtemelen günümüz aktörlerinin girişimlerinden çok daha iyi niyetli, hatta naifti.

Fakat bugünden o güne bakarken, şayet arayışımız "yerelde modern" ise; florasan ışığı ile aydınlanan, kağıt bordürlerle süslü, duvarları eflatun badanalı, ülkenin neredeyse tüm parsellerini kaplayan "Laz Müteahhit" üslubundaki "modernite ve yerellik" ilişkisini okumayıp, okumazdan gelip, konuyu  neredeyse (çok az örneği sivil yaşama uyarlanabilmiş) Jön Türklerin mimari arayışlarına indirgemek çok akılcı - rasyonel - değil. Cumhuriyet tarihinin bizlere armağan ettiği mimari miras, ne yazik ki dönemsel arayışlardan ibaret değil.

SALT geçtiğimiz dönemde aynı isimli bir sergi yaptığı için hiç değil, bu kavram son zamanlarda sık sık önümüze atılır olduğu için, içeriksizliği bir yana, sanki çok elzemmiş gibi baştan ve baştan "icat edilemediği" için, altını çizmek istedim.

Hiç yorum yok: